30 Mart 2013 Cumartesi

Somut İşlemler Dönemi

Çocuk bu dönemde benmerkezci düşüncenin etkisinden kurtulmaya başlar ve mantıksal düşünmeler gerçekleşir. Bu dönemde problemlerin çözülmesi için somut nesnelere bağlantılı olması gerekir.
Odaktan Uzaklaşma: Çocuk eskisi gibi olayların sadece bir özelliğine takılmaz artık olayların birçok özelliğini göz önüne alabilir. Bu durum çocuğun odaktan uzaklaştığını gösterir.
Korunumu Kazanma: Çocuğun nesnelerin biçimi veya konumu değiştiğinde nesnelerin aynı kalacağını bilmesidir. Madde korunumu, uzunluk korunumu, sayı korunumu, ağırlık korunumu, hacim korunumu, alan korunumu çocukların ilerleyen yaşlarına göre kazandığı korunum türleridir. Korunum için mantık yürütmenin 3 önemli öğesinin kazanılmış olması gerekmektedir. Bunlar;
  • Ayniyet Özdeşlik: Maddeye bir şey eklenip çıkartılmadığı sürece maddenin miktarının aynı kaldığını bilmesidir.
  • Ödünleme (Telafi): Bir maddenin bir boyutundaki değişikliğin diğer boyutlarında da bir değişikliğe sebep olacağını bilmesidir.
  • Dönüşebilirlik (Dönüşümsel Düşünme): Nesnenin görüntüsünde bir değişiklik yapıldığında tekrardan eski haline dönüşebileceğinin bilinmesidir.
Tersine Çevirebilme: Bir işlemi tersine çevirdiğinde sonucun değişmeyeceğinin bilinmesidir. Örnek: Matematikte sağlama işlemi. Bir çocuğun okula giderken izlediği yoldan tekrardan eve dönmesi gibi.
Geçişlilik: Nesnelerin ilişkilerini göz önüne alarak yeni bir ilişki oluşturması geçişliliktir. Örnek: x < y, y < z ise x < z ilişkisini çıkarması geçişliliktir.
Çıkarsanmış Gerçeklik: Ayırt etmedir. Nesnelerin şimdiki durumlarının üzerinde odaklaşıp daha önceki görünümlerini göz önüne alarak nesnenin gerçekten doğru olup olmadığını bulurlar. Bu duruma çıkarsanmış gerçeklik denir. Örnek: Daha önceden kendine orijinal bir ayakkabı alan bir çocuk daha sonradan o ayakkabıdan gördüğünde bunun orijinal olup olmadığını anlamasıdır.
Sıralama ve Sınıflama: Sıralama yeteneğini çocuk bu dönemde kazanmıştır. Sayıları sıralayabilir veya çubukları uzunluklarına göre sıralayabilir. Birden fazla özelliğine göre nesneleri sınıflandırabilir.

13 Mart 2013 Çarşamba

Thomas Eakins Kimdir

Thomas Eakins Hayatı, Thomas Eakins Eserleri
Eakins, Thomas (d. 25 Temmuz 1844, Philadelphia – ö. 25 Haziran 1916, Phila­delphia), 19. yüzyıl Amerikan gerçekçilik geleneğini en başarılı düzeyine çıkaran res­sam. Daha çok arkadaşlarının portreleriyle ve açık hava sporlarını işlediği yapıtlarıyla tanınmıştır.
Gençliği ve sanat eğitimi: Ülkenin batısına yaptığı kısa bir gezi ile Avrupa’da yaptığı uzun bir çalışma gezisi dışında yaşamının çoğunu Philadelphia’da geçirdi. Sanatına biçim veren el becerisi ve özen duygusu gibi, özel yaşamını yönlendiren açık hava tutkusuyla mutlak doğruluğa inancını da bir yazı ustası olan babasından almıştı. Sanata ilgisi artınca Pennsylvania Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Özellikle insan figürüy- le ilgileniyordu. Okuldaki canlı model çalış­malarını, Jefferson Tıp Okulu’ndaki anato­mi ders ve uygulamalarıyla destekledi.
1866′da Fransa’ya gitti. Paris’teki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda üç yıldan çok, ön­de gelen akademik ressamlardan Jean-Leon Geröme’la resim çalıştı. İzlenimcilerin öncü çalışmalarından etkilenmedi; çizim ağırlıklı sağlam bir akademik geleneği özümsedi. Öğrenimini tamamladıktan sonra, 1869 son­larına doğru gittiği İspanya’da Velâzquez ve Ribera’nın yapıtlarından etkilendi. İlk ba­ğımsız yağlı boya çalışmalarına orada başladı.
thomas-eakins1870 yazında Philadelphia’ya geri döndü. İlk resimlerinin konularını ailesi ve yakınla­rı oluşturmaktaydı. Kişileri, genellikle karakterlerini yansıtan uğraşlar içinde, sı­cak bir ev ortamında betimliyordu. Yakın aile ilişkilerine büyük önem verdiği için annesinin ve nişanlısının ölümleriyle epeyce sarsıldı. Bundan sonra aile yaşamını betim­leyen resimlerden vazgeçerek yeniden hare­ketli açık hava yaşamına döndü. Çoğu kez, tanıdığı insanları ve alıştığı çevreyi betimle­di. Birçok resminde kendini de kompozisyo­na katıyordu. Örneğin “Max Schmitt Tek Çiftede” (1871, Metropolitan Sanat Müzesi, New York) adlı resmin arka planında kürek çeken ve “Agnew Kliniği”nde (1889, Pennsylvania Üniversitesi, Philadelphia) cerrahı işlemi ilgiyle izleyen figür kendisi­dir. Açık hava sahneleri ilk bakışta gelişigü­zel yapılmış gibi görünürse de, hepsi, resim mekanının içindeki her nesnenin kesinlikle belli bir yere yerleştirildiği bir perspektife göre düzenlenmiştir.
Başyapıtı: Eakins 1875′te, henüz iyice tanınmadığı bir dönemde, bir yıl sonra Philadelphia’da açılacak olan 100. Yıl Sergi­si için önemli bir resim yapmaya karar verdi. Bunun için de çok yakından tanıdığı bir konuyu, Samuel Gross’un Jefferson Tıp Okulu’ndaki kliniğinde, öğrencileri önünde bir ameliyatı gerçekleştirişini seçti. Çağdaş yaşamın duyguyla yüklü, ama duygusallık­tan uzak, gerçekçi havasını nesnel bir bakış açısıyla yansıtan “Gross Kliniği” (1875, Jefferson Tıp Okulu, Philadelphia) adlı bu resim Eakins’ın başyapıtı olarak kabul edi­lir. 100. Yıl Sergisi’nin sanat bölümüne kabul edilmeyince çok üzülen Eakins, res­mini tıp bölümünde sergiledi. Ama kanlı tarihsel sahnelerin her türlüsüne hoşgörüyle yaklaşan insanlara “Gross Kliniği”nin gün­lük acıları yansıtması aşırı geldi; resim yoğun tepkilere yol açtı.
Olgunluk dönemi. Eakins öğrenciliğinden beri öncelikle insan figürüyle ilgilenmişti. Kürekçiliği konu aldığı ilk resimlerinde atletik insanın kas yapısını yansıtıyordu. “Gross Kliniği”nde ise konu doğrudan doğ­ruya insan anatomisi olmuştu. Eakins o dönemde Philadelphia’da çıplak figürü işle­yebileceği uygun bir konu bulamıyordu. Çözüm olarak çağdaşı heykelci William Rush’ı çıplak modelden çalışırken gösteren, yarı düşsel bir sahneyi defalarca işledi.

1870′lerin sonuna doğru resim dersleri vermeye başladığı Pennsylvania Güzel Sa­natlar Akademisi’nde 1879′da resim ve çizim profesörü oldu. Sevilen ve etkili bir öğretmendi. Antik heykellerin alçı kalıpla­rını model olarak kullanma geleneğini yıka­rak canlı çıplak modelden anatomi ve çizim çalışmalarına ağırlık verdi. Akademi bir yandan genç sanatçılar arasında, en iyi sanat eğitimi veren kurum olarak ünlenir­ken, Eakins’ın çıplak modeli karma sınıflar­da çekinmeksizin kullanması da büyük tep­kilere neden oluyordu. Sonunda Eakins 1886′da istifa etmek zorunda kaldı. Ama ders vermek yaşamının önemli bir parçası durumuna gelmişti; bundan koparılması ona ikinci bir darbe oldu. Philadelphia’da yeni kurulan Sanat Öğrencileri Birliği’nde, New York’taki Ulusal Tasarım Akademi­si’nde zaman zaman resim öğretmeye de­vam etti, genç sanatçılarla yakın ilişkilerini sürdürdü. 1884′te öğrencilerinden Susan Macdowell’la evlendi. Eakins anatomi ilgisinin bir uzantısı olarak hareket halindeki insan ve hayvan figürüne de büyük bir yakınlık duyuyordu. 1879′da Fairman Rogers’ı Fairmount Parkı’nda dört atlı arabasını sürerken gösterecek bir sipariş alınca, at anatomisini yakından inceledi, hatta bir dizi de mumdan at heykeli yaptı. Harekete karşı olan merakı nedeniyle, Cali- fornia’da birbirini izleyen hareketleri fotoğ­rafla betimlemeye çalışan Edward Muybridge’in denemeleriyle de yakından ilgilendi. 1884′te artık kendisi de hareket halindeki aletlerle hayvanları konu olan, çok imgeli fotoğraf denemeleri yapıyordu. Eakins’ın spor, anatomi, insan ve hayvan­ların hareketi, müzik, heykel, fotoğraf gibi konulara yayılan geniş ilgi alanı, çağdaşı Edgar Degas’yı anımsatır. Ama Eakins onun gibi yeniliği amaçlayan bir üslup arayışına girmemiştir. Bir başka açıdan Eakins’ın sanatı, 19. yüzyılın en büyük Amerikan sanatçısı olarak tanımlanan Winslow Homer’ın üslubuyla karşılaştırıla- bilir. Her ikisi de konularına nesnel, gerçek­çi bir bakış açısıyla yaklaşmış, açık hava sporlarına düşkün, tanıdıkları yerlere sev­giyle bağlanmış ve oralarla özdeşleşmiş insanlardır. Homer’ın oldukça soğuk, ölçü­lü ve kişisel olmayan üslubuyla yarattığı yapıtları kaderci ve karamsardır, Eakins’ın resimleriyse hüzünlü olmakla birlikte iyim­serdir. O, insanların doğuştan gelen yete­nekleri ve sonradan edindikleri becerilerini iyi kullanmaları durumunda olumlu bir şeyler yapabileceklerine inanmıştır.
Önemi ve etkisi: Yeteneğine her zaman saygı duyulan Eakins, yaşamı boyunca dış­lanmış biri olarak kaldı. Çağdaşları, onun “insanlık durumu”nu apaçık yansıtmasın­dan ve insan vücuduna karşı beslediği sevecen hayranlıktan etkileneceklerine, onu görmezlikten geldiler. Eakins çok az resmi­ni sattı, modelini ya da müşterisini hoşnut etmek için sanatından hiçbir zaman özveri­de bulunmadı; her zaman inandığı doğrula­ra bağlı kaldı. Yapıtlarından oluşan ilk önemli sergi ölümünün ertesi yılı Metropoli­tan Sanat Müzesi’nde açıldı.
Eakins yapıtlarıyla, George Bellows ve Ashcan okulu ressamları başta olmak üze­re pek çok Amerikalı sanatçıyı etkilediği gibi, 20. yüzyılın ilk yıllarında Amerikan resminde gerçekçi tavrın canlanmasında da rol oynamıştır. 20. yüzyılın ortalarında (so­yut sanatın egemenliğine karşın) Amerikan yaşamı resminin “bölgeselci” eğilimin­de, Pop Sanat alumında, George Segal ve Leonard Baskin gibi sanatçıların figüratif çalışmalarında Eakins’ın etkisi görülmüştür.
ÖBÜR ÖNEMLİ ESERLERİ: “Sevilla’da Bir Sokak Görünümü” (1870, Bayan John R. Garrett, Sr. Koleksiyonu), “Katherine” (1872, Yale Üniversi­tesi Sanat Galerisi, New Haven, Connecticut), “John Biglin Tek Çiftede” (1873, Philadelphia Sanat Müze­si), “Will Schuster ye Blackman Going Atış Yapar­ken” (1876, Yale Üniversitesi Sanat Galerisi, New Haven, Connecticut), “Satranç Oynayanlar” (1876, Metropolitan Sanat Müzesi, New York), “Çarmıha Geriliş” (1880, Philadelphia Sanat Müzesi), “Acıklı Şarkı” (1881, Corcoran Sanat Galerisi, Washington, D.C.), “Seter Köpekli Kadın” (1885, Metropolitan Sanat Müzesi, New York), “Walt Whitman” (1887, Pennsylvania Güzel Sanatlar Akademisi, Philadel­phia), “Konser Şarkıcısı” (1892, Philadelphia Sanat Müzesi), “Raundlar Arasında” (1899, Philadelphia Sanat Müzesi), “Bayan William D. Frishmuth” (1900, Philadelphia Sanat Müzesi), “Kendi Portresi” (1902, Ulusal Tasarım Akademisi, New York), “Bayan Edith Mahon” (1904, Smith College Sanat Müzesi, Northampton, Massachusetts). Thomas Eakins Kimdir ve Thomas Eakins Hayatı ve Eserleri ile ilgili bilgiler verdik.

5 Mart 2013 Salı

Çoklu Zeka Teorisi

Zeka Nedir?
Zeka, bir kişinin: 
 Kendi kültüründe değer bulan bir ürün ortaya koyabilme kapasitesi, 
 Gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilme becerisi
 Çözüme kavuşturulması gereken yeni problemleri keşfetme yeteneğidir.


  • Mantıksal-Matematiksel Zeka
  • Görsel-Uzaysal Zeka
  • Müziksel-Ritmik Zeka
  • Bedensel-Kinestik Zeka
  • Sosyal Zeka
  • İçsel Zeka
  • Sözel-Dil Zekası
  • Doğacı Zeka

Sözel-dil zekası, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir masalcı, bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir şair, bir yazar, bir editör veya bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir şekilde kullanabilmesi kapasitesidir. Sözel-dil zekası, dili, başkalarını bir işi yapmak için ikna etmek, başkalarına belli bir konuda bilgi sunmak veya başkalarına belli bir işin nasıl yapılacağını açıklamak gibi dil ile ilgili bütün faaliyetleri içerir. Sözel-dil zekası kuvvetli olan bireyler, işiterek, kelimeleri görerek, konuşarak, okuyarak, tartışarak vebaşkaları ile karşılıklı iletişime girerek en iyi öğrenirler.  Sözel Dil Zekası:



Sözel-dil zekası kuvvetli olan bir öğrenci; 
 Normal öğrencilerden daha iyi yazar. 
 Uzun hikayeler ve fıkralar anlatır. 
 İsimler, yerler ve tarihler hakkında iyi bir hafızaya sahiptir.
 Yaşına göre iyi bir kelime haznesine sahiptir. 
 Başkalarıyla yüksek düzeyde sözel iletişime girer.
 Tekerlemeleri ve kelime oyunlarını çok sever. 
 Kitap okumayı çok sever. 
 Öğrendiği yeni kelimeleri anlamlarına uygun olarak konuşma veya yazı dilinde kullanır. 
 Dinleyerek öğrenmeyi sever.
Mantıksal- Matematiksel Zeka: 
Mantıksal-matematiksel zeka, bir bireyin bir matematikçi, bir vergi memuru veya bir istatistikçi gibi sayıları etkili bir şekildekullanabilmesi ya da bir bilim adamı, bir bilgisayar programcısı veya bir mantık uzmanı gibi sebep-sonuç ilişkisi kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili bir şekilde mantık yürütebilmesi kapasitesidir. Mantıksal-matematiksel zekaya sahip olan bireyler,nesneleri belli kategorilere ayırarak, olaylar arasında ilişkiler kurarak, nesnelerin belli özelliklerini sayısallaştırarak ve olaylar arasındaki soyut ilişkiler üzerinde kafa yorarak en iyi öğrenirler.
Mantıksal-matematiksel zekası kuvvetli olan bir öğrenci; 
 Olayların işleyişi hakkında çok soru sorar. 
 Matematik dersini çok sever. 
 Mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç gibi stratejik oyunları oynamayı çok sever.
 Matematiksel hesaplama oyunlarını oynamayı çok sever. 
 Bilgisayar oyunlarını ilginç bulur. 
 Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme veya sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri çok iyi gelişmiştir. 
 Makinelerin nasıl çalıştığına dair çok soru sorar.
Görsel- Uzaysal Zeka: 
Görsel-uzaysal zeka, bir insanın bir avcı, bir izci ya da bir rehber gibi görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması veya bir dekoratör, bir mimar ya da bir ressam gibi dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir. Görsel-uzaysal zekaya sahip insanlar, yer, zaman, renk, çizgi, şekil, biçim, desen gibi olgulara ve bu olgular arasındaki ilişkilere karşı aşırı hassas ve duyarlıdırlar. Görsel zekası güçlü olan bireyler, varlıkları, olayları veya olguları görselleştirerek ya da resimlerle, çizgilerle ve renklerle çalışarak en iyi öğrenirler.
Görsel-uzaysal zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
Renklere karşı çok hassas ve duyarlıdır. 
Haritaları, çizelgeleri, diyagramları veya tabloları yazılı materyallerden daha kolay okur. 
Sanat içerikli etkinlikleri sever.
Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren figürleri ve resimleri çizer. 
Filmleri, slaytları ve benzeri diğer görsel sunuları izlemeyi sever.
Okurken, kelimelere oranla resimlerden veya tablolardan daha çok öğrenir.


Müziksel- Ritmik Zeka: 
Müziksel-ritmik zeka, bir kişinin bir besteci, bir müzisyen ya da bir şarkıcı gibi müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kabiliyetleridir. Müziksel-ritmik zekası güçlü olan insanlar, sadece müziksel eserleri kolayca hatırlamazlar, fakat aynı zamanda olayların oluşumunu ve işleyişini müziksel bir dille düşünmeye, anlamaya, yorumlamaya ve ifade etmeye çabalarlar. Müziksel-ritmik zekaya sahip olan bireyler, en iyi ve etkili olarak ritim, melodi ve müzikle öğrenirler. 
Müziksel-ritmik zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
 Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlar. 
 Bir müzik aletini çalar ya da çalmayı ister. 
 Müzik dersini çok sever. 
 Konuşurken veya hareket ederken elleri ve ayakları ile ritim tutar.
 Ders çalışırken farkında olmadan masaya vurarak ritim tutar. 
 Çevresindeki seslere karşı aşırı duyarlı ve hassastır. 
 Ders çalışırken veya bir şey öğrenirken müzik dinlemekten çok hoşlanır.

Bedensel- Kinestik Zeka: 
Bedensel-kinestik zeka ile bir kişinin bir aktör, bir atlet ya da bir dansçı gibi düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı veya bir heykeltıraş, bir cerrah ya da bir tamirci gibi ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleri kastedilir. Bu tür zeka alanı, koordinasyon, denge, güç, esneklik ve hız gibi bazı özel fiziksel yetenekleri ve bu yeteneklerin hepsinin bir arada işlemesini sağlayan dokunsak nitelikteki bazı özel becerileri de içermektedir. Bu zeka türüne sahip insanlar, en iyi yaparak-yaşayarak, dokunarak, hareket ederek ve ilk elden tecrübe ederek öğrenirler.
Bedensel-kinestik zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
 Birden fazla sportif faaliyetlerde başarılıdır.
 Bir yerde uzun süre kaldığında hareket etmeye, kımıldamaya veya ritim tutmaya başlar. 
 Başkalarının jestlerini, mimiklerini ve yüz ifadelerini kolaylıkla taklit eder. 
 El becerileri gerektiren etkinliklerde çok başarılıdır 
 Bir şeyi parçalarına ayırmayı ve tekrar birleştirmeyi çok sever. 
 Bir şeyi en iyi yaparak ve yaşayarak öğrenir. 

Sosyal Zeka: 
Sosyal zeka, bir insanın bir öğretmen, bir terapist ya da bir pazarlamacı gibi çevresindeki insanların duygularını, ilgilerini, isteklerini veihtiyaçlarını anlama, ayırt etme ve karşılama kapasitesidir. Sosyal zekası güçlü olan kimselerin bir grup içerisinde grup üyeleri ile işbirliği yapma, onlarla uyum içinde çalışma ve bu kişilerle sözlü ve sözsüz iletişim kurma gibi yetenekleri söz konusudur. Bu zeka türüne sahip insanlar, genellikle başka insanların ilgilerini ve ihtiyaçlarını çok iyi algılarlar ve denilebilir ki onların duygularını, düşüncelerini ve karakterlerini adeta yüzlerinden okurlar.
Sosyal zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
 Arkadaşlarıyla sosyalleşmeyi sever. 
 Grup içerisinde doğal bir lider görünümündedir.
 Dışarıda iken kendi başının çaresine bakabilir. 
 Başkaları ile birlikte çalışmayı sever. 
 Başkaları daima onunla birlikte olmak ister. 
 Başkalarını önemser. 
 Empati yeteneği çok iyi gelişmiştir. 
 Bir şeyi başkalarıyla işbirliği yaparak, onlarla paylaşarak ve onlara öğreterek öğrenmeyi sever.

İçsel Zeka: 
İçsel zeka, bir kişinin kendisini tanıması ve kendisi hakkında sahip olduğu bu bilgi ve anlayış ile çevresinde uyumlu davranışlar sergilemesi yeteneğidir. Bu zeka türü ile bir kişinin kendisini objektif olarak başkalarının gözüyle görebilmesi kabiliyetidir. İçsel zeka, bir kişinin kendisinin zayıf ve güçlü olduğu yönlerini anlaması, kim olduğunu, ne yapmak istediğini ve neyi yapmak istemediğini veyaçeşitli durumlarda nasıl davranması, nelere yönelmesi ve nelerden uzak durması gerektiğini bilmesi ve bütün bunlara bağlı olarak da hayatında doğru kararlar almasıdır.
İçsel zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
 Bağımsız olma eğilimindedir. 
 Kendisinin zayıf ve güçlü yanlarını bilir.
 Hakkında çok fazla bahsetmediği en az bir ilgisi, hobisi veya uğraşısı vardır. 
 Hayattaki amacının ne olduğuna ilişkin iyi bir anlayışa sahiptir. 
 Duygularını, hislerini ve düşüncelerini açıklıkla dile getirir. 
 Hayattaki başarılarından ve başarısızlıklarından ders almasını bilir. 
 Kendine güveni yüksektir. 

Doğacı Zeka: 
Doğacı zeka ile bir kişinin bir biyolog yaklaşımıyla hayvanlar ve bitkiler gibi yaşayan canlıları tanıma, onları belli karakteristik özelliklerine bağlı olarak sınıflandırma ve onları diğerlerinden ayırt etme kabiliyeti veya bir jeolog yaklaşımıyla dünya doğasının bulutlar, kayalar veya depremler gibi çeşitli karakteristiklerine karşı aşırı ilgili ve duyarlı olması kastedilmektedir. Doğacı zekası kuvvetli olan bireyler, doğa olaylarına karşı çok hassastırlar ve toprakla uğraşmayı, hayvan beslemeyi veya bitki yetiştirmeyi çok severler. 
Doğacı zekası kuvvetli olan bir öğrenci;
 Çevre bilinci çok iyi gelişmiştir. 
 Doğaya, hayvanat bahçelerine veya tarihsel müzelere olan gezileri çok sever. 
 Doğa olaylarına karşı çok hassas ve duyarlıdır.
 Ekoloji, doğa, bitkiler, hayvanlar vb. gibi konuları işlerken çok meraklanır. 
 Kuş beslemek, kelebek ve böcek koleksiyonu oluşturmak gibi doğa ile ilgili projelere katılmayı çok sever. 
 Toprakla oynamayı ve bitki yetiştirmeyi çok sever.

Nasıl Öğreniyorum?
Çoklu zeka teorisine göre, her öğretmenin sınıftaki her öğrencinin bireysel farklılığını çok ciddi olarak ele alması gerekmektedir. Çoklu zeka teorisinin öğretim alanına sağladığı en büyük katkı, öğretmenlerin sahip oldukları öğretim yöntemleri repertuarlarının sözel-dil vemantıksal-matematiksel zeka alanlarının dışına çıkarak daha da genişletmeleri gerektiğini vurgulamasıdır. Bu yönüyle çoklu zeka teorisi, çok kapsamlı bir öğretim modeli ortaya koyarak, öğretmenlerin sınıftaki bütün öğrencilere ulaşabilmek için öğretimde yöntem zenginliğine gitmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.

1 Mart 2013 Cuma

Blogumu Oluşturdum

Her geçen gün daha fazla kişinin kullandığı internette yer almak için bende bir kişisel blog açtım. Bu blog ile internet üzerinden öğrendiğim şeyleri size aktaracağım.

Daha çok fen ve teknoloji alanıyla ilgili paylaşımlar yapacak olsamda ara ara her alandan içerik gireceğim. Bu arada ben fen ve teknoloji okumaktayım. Gaziosmanpaşa üniversitesinde fen ve teknooji öğretmenliği 2. sınıf öğrencisiyim.